Aradığınız Her Neyse Çanakkale'de!
  • Vazgeçemeyeceğiniz
  • Bir Rota Olusturun...
ŞEHİTLİK TURU
  • Arkadaşlarınla Paylaş !
Çanakkale'de
Vazgeçilmez Tatil Rotanız!

Bu rota editör tarafından tavsiye edilmektedir.

ŞEHİTLİK TURU
A
Kilitbahir Kalesi
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul Boğazı’na Rumeli Hisarı’nı yaptırarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki deniz seyrü seferlerini kontrol altına aldığı gibi Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine de karşılıklı iki kale yaptırmıştır. Anadolu yakasında Kal’a-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi), Avrupa yakasında ise Kilitbahir Kalesi bulunmaktadır. Boğaz’a giriş-çıkış yapan bütün gemiler bu hatta geldiklerinde durdurulmuş ve kontrol edilmişlerdir. Kale top atışlarının etkili ve isabetli olabilmesi için Boğaz’ın en dar bölgesine konumlandırılmıştır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi ile paralel konumda bulunması nedeniyle de karşılıklı top ateşleri kesişmekte ve bir geminin geçebileceği, topların ulaşamadığı bir ölü alan bulunmadığından dolayı Boğaz’dan geçmek son derece zor hale gelmekteydi. 1462-63 yıllarında yapılan kale, 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893- 1894 yıllarında II. Abdülhamid tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Günümüze yakın ise 2011- 2013 yılları arasında da bir restorasyon geçirmiştir. 2015 yılında ise yeni bir teşhir-tanzim projesi başlatılmıştır. Havadan görünümü yonca yaprağına benzetilen kalenin isminin “Denizin Kilidi” anlamında Kilid-ül Bahir olduğu bilinmektedir. Kale’nin inşa edilmesi ile birlikte gelişen Kilitbahir köyünde birçok Osmanlı Dönemi esere rastlanmaktadır. Fatih Camii, Cahidi Sultan Camii, Tabip Hasan Camii, yıkılmış olan Kırklar Camii, Uşşaki Dergâhı (Ahmed Talibi Tekkesi), çok sayıda çeşme, geleneksel konutlar, iki hamam kalıntısı ve Cahidi Sultan Camii çevresindeki mezarlar bu yapılara örnektir.
Devamını Gör
B
Namazgâh Tabyası
Kilitbahir Kalesi’ni geçtikten sonra yolun deniz tarafında bulunan 26 adet bonetten oluşan Namazgâh Tabyası’nın, Osmanlı Ordusunun ıslahı için gelen Baron De Tott’un da önerisiyle inşasına başlanmıştır. Çanakkale Boğazı’nın en dar noktasına yaptırılan ilk ve en büyük tabyadır. Sonrasında eklenen yapılarla beraber, Merkez Tabya niteliği kazanmıştır. Burası Çanakkale Muharebeleri’nde, bölgedeki tabyalarda görev yapan bataryaların bağlı olduğu 4. Ağır Topçu Alayı’nın karargâh merkeziydi. Bu nedenle daima müttefik donanmasının başlıca hedeflerinden biri olmuştur. Tabyada 16 adet kıyı topu vardı. Bunlardan 2’si uzun, 14’ü kısa menzillidir. Bunlardan sadece 2’si deniz muhaberesinde aktif olarak görev yapmış, diğerleri ise menzil yetersizliğinden dolayı kullanılamamıştır. Tabyanın ana aksında yer alan mekânın savaş döneminde Savaş Harekât Merkezi olarak kullanıldığı bilinmektedir. En son 2005-2006 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek 18 Mart 2006’da ziyarete açılan tabyada, Çanakkale savaş objeleri sergilenmektedir. Yapı içerisinde, 12 adet sergi panelinde muharebelerle ilgili tarihî bilgiler verilmektedir. Bu bölümü geçtikten sonra bonetlerin iç kısmında 7 dk.lık Boğaz Muharebesi’nin anlatıldığı kısa bir video gösterimi yapılmaktadır. Yine bonetlerden birisinde savaş dönemi istihbarat haberleşmesini canlandıran, ses düzeneği olan bir sergi ziyaretçilere sunulmaktadır. Aynı bölümde yine müttefiklere ait batırılan gemilerin fotoğrafları sergilenmektedir.
Devamını Gör
C
Rumeli Mecidiye Tabyası ve Şehitliği
Rumeli Hamidiye Tabyası’nı geçtikten 300 m sonra, yolun sağ tarafındaki yokuşlu yoldan ilerlediğimizde Seyit Onbaşı’nın adı ile özdeşleşen tabyaya ulaşılmaktadır. 8 bonet ve 6 top yerinden oluşan tabyanın II. Abdülhamit döneminde yapıldığı bilinmektedir. Tabyanın gerisinde karargâh vb. yapılara ait olduğu düşünülen temel izleri görülebilmektedir. Boğaz Muharebesi esnasında İtilaf donanması tarafından açılan ateş sonucu bataryada görevli 16 er şehit olmuştur. Topların olduğu platformlar ve aksanlar isabet almıştır. Bu askerlerin toplu olarak gömüldüğü alan, 1919 yılında Mecidiye Şehitliği olarak düzenlenmiştir. Etrafı duvarlarla çevrili olan şehitlik, Türk Şehitlikleri İmar Cemiyeti ile Çanakkale Şehitleri Abideleri’ne Yardım Cemiyeti tarafından 1969’da yaptırılmıştır. Tabyanın girişinde yer alan Anıt üzerindeki kitabede, 18 Mart 1915 Boğaz Savaşında bu tabyada şehit olanlar Ispartalı Ali Çavuş, İvrindili İsmail Oğlu Mehmet, Mustafa Oğlu Süleyman ve 13 arkadaşı burada yatar ifadeleri bulunmaktadır. Mecidiye Şehitliği Anıtı’nın hemen yanında Feyzi Efendi’nin mezarı bulunmaktadır. III. Selim döneminde yaşamış olan mimar, matematikçi ve devlet adamı olan Boğaz Muhafızı Feyzi Efendi; Çanakkale Boğazı’nda görevli bulunduğu dönemde İngiliz donanmasının 19 Şubat 1807’de Boğaz’ı geçmesi sonucu idam edilmiştir. Mezar 1980’de Kilitbahir’den bugünkü noktaya nakledilmiştir. Mezarın üzerindeki Osmanlıca kitabesinde şu ifadeler yazılıdır; Sonsuz olan Allah’tır / Eski Defterdar Feyzi Efendi / İdam hükmü bu soylu kişiye verildi / Akdeniz Boğazına onarıma gitmişti / Verdi boğazı ele cennete attı can / Şüphesiz seyyid imiş Muharremde oldu şehit / Hak Teâlâ kabrini cennet bahçelerinin kapılarında etsin / Tövbe istiğfar edip Kuran’ı bir kez hatmetmiş / Yüzünü dönüp Hakka cennete yürüdü / Gözyaşı damlasını tarihe döktü / Feyzi Efendi ahret ırmağını mekân eyledi dedi / 30 Mart 1807
Devamını Gör
D
Seyit Onbaşı Heykeli
Rumeli Mecidiye Tabyası’nda bulunmaktadır. Boğaz’ı geçip İstanbul’a ulaşmayı amaçlayan müttefik armadasına 18 Mart 1915 tarihinde kahramanca karşı koyan tüm Mehmetçiklerimizin ve bu noktada Seyit Onbaşı’nın kahramanlığını sembolize etmek için yapılmıştır. Ayrıca Mecidiye Tabyası’nın deniz tarafında yol kenarında heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan tarafından yapılan bir heykeli daha bulunmaktadır. 1889 Edremit Havran ilçesi Manastır köyünde (köy sırasıyla Çamlık, sonrasında da Koca Seyit köyü adını almıştır) doğan Topçu Onbaşı Seyit’in babasının adı Abdurrahman, annesinin adı Emine’dir. Kayıtlara göre: Çanakkale Müstahkem Mevkiindeki askerliği “Ağır topçu neferi” olarak 1914 yılında başlamış, 1918 yılında sona ermiştir. 1934 Soyadı Kanunu ile “Çabuk” soyadını almıştır. Terhis olduktan sonra köyüne dönmüş, dağlarda odun kömürü yapıp satarak geçimini sağlamaktayken, yakalandığı zatürre hastalığından kurtulamayarak 1 Aralık 1939 tarihinde, 50 yaşında vefat etmiştir. Günümüzde mezarı kendi köyünde yer almaktadır.
Devamını Gör
E
Soğanlıdere Şehitliği
Soğanlıdere Hava Saldırısı Şehitliği’nden birkaç yüz metre ileride, 2005 senesinde restore edilerek açılan Soğanlıdere Hastane Şehitliği bulunmaktadır. Anıt, ay ve yıldız şeklinde figürize edilmiş olup yıldızın ortasında bulunan üçgen piramit yapı ise şehitlerimizin Allah’a yükselişini temsil etmektedir. Anıtın hemen altındaki bölgede gerçek şüheda kabristanlığı çevrelenmiştir. Burada savaş zamanında kurulu olan hastanelerde tedavi edilirken şehit olan askerlerimiz yatmaktadır. Bu bölgede 2.,7. ve 12. Tümenlerin Sıhhiye Bölükleri hizmet vermekteydiler. Vadi düşman taarruzlarına kapalı bir konumda olması nedeniyle Seddülbahir Cephesi’nin en önemli lojistik destek merkezi görevini görmüştür. Soğanlıdere Vadisi 18 Mart için hazırlanmış kıyı set bataryalarının yanında dört tümen hastanesine ve Güney Grubu Komutanlığının erzak ve ambar depolarına da ev sahipliği yapmıştır. Bu yönüyle de Soğanlıdere, Türk askerinin yemek iaşesinin yapıldığı merkezlerden biri olmuştur. Soğanlıdere Şehitliği’ne varmadan evvel yolun sağ tarafında yıkık bir harabe gözükür. Burası Melek Hanım Reviri’dir. Seddülbahir Cephesi’nin ilk reviri olan bu mevzii sonrasında kapsamlı bir sahra hastanesine dönüştürülmüştür. 1916 Şevki Paşa Haritası’nda da 29 no.lu paftada işaretlenmiş ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Aynı şekilde set bataryalarında görev yapan askerlerimizin tedavi edildiği yerlerden biri olma özelliğine de sahiptir.
Devamını Gör
F
Şahindere Şehitliği
Tespit edilebilen gerçek şüheda kabristanlarından biri olan Şahindere Şehitliği, Soğanlıdere mevkisini geçtikten sonra yolun sol tarafında Çınarlıdere’nin hemen üst tarafında yer almaktadır. Mimari yapı tarzı açısından Soğanlıdere Şehitliği ile benzeşmektedir. Ay ve ortasında yıldız üzerinde yükselen üçgen konik anıt ile şehitlerimizin göğe yükselişi temsil edilmektedir. Şehitlikte yere konumlandırılmış 132 kabalak taşı ile şehitlerimiz anılmaktadır. Mezar taşları bölümünün hemen üst kısmında ise gerçek şehitlik alanının çevrilerek işaretlendiğini görmekteyiz. Şahindere Şüheda Kabristanı, Seddülbahir Cephesi’nde yani güney cephesinde kalmaktadır. Bölgede suyun ve gölgelik ağaçların bulunması, sakin ve korunaklı bir alan olması nedeniyle savaş döneminde cephe gerisindeki büyük sargı yerlerinden birisi bu mevkide kurulmuştur. 5 Temmuz 1915 sonrasındaki muharebelerde, sol kanat birliklerinin yaralanarak şehit düşenlerin bir bölümü bu şehitlikte yatmaktadır. Nisan-Haziran-Temmuz aylarında şiddeti artan Seddülbahir, Kerevizdere ve Kirte Muharebeleri’nde kullanılan bölgede şehit düşenlerin bir kısmı da Şahindere Şehitliği’ne gömülmüştür. Bu şehitlikte yatanların bağlı oldukları birlikler; -1’inci Tümenin 70, 71 ve 124’üncü Piyade Alayları -2’nci Tümenin 31, 32 ve 39’uncu Piyade Alayları -5’inci Tümenin 13 ve 15’inci Piyade Alayları -6’ncı Tümenin 16’ncı Piyade Alayı -7’nci Tümenin 19, 20 ve 21’inci Piyade Alayları -10’uncu Tümenin 29 ve 30’uncu Piyade Alayları -11’inci Tümenin 126 ve 127’nci Piyade Alayları’dır.   Bu şehitlikte isimleri tespit edilen yaklaşık 2.000 şehidimiz yatmaktadır. Şehitlik Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2005 yılında yeniden düzenlenmiştir.
Devamını Gör
G
Çanakkale Şehitler Abidesi
Gelibolu Yarımadası’nın en çok ziyaret edilen ana ziyaret noktası olan Abide, Eskihisarlık Burnu üzerinde yer almaktadır. Açılan bir proje yarışması sonucunda 37 proje arasından Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve Feridun Kip tarafından hazırlanan proje seçilmiş olup Abide’nin temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılmıştır. İkinci Anafartalar Zaferi’nin 45. yıldönümü olan 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılan Çanakkale Şehitler Abidesi, Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen tüm askerlerimizi simgelemekte ve onların anısını yaşatmaktadır. Mimarı Doğan Erginbaş’ın kendi ifadesiyle Abide, tüm coğrafyalardan gelen şehitlerimizin toplu bir şekilde göğe yükselişini temsil etmektedir. Ayaklarının üzerinde muharebe anlarını yansı tan kabartma rölyefler bulunmaktadır. Her yıl 18 Mart tarihinde, ülkenin dört bir yanından gelen vatandaşlar ve devlet erkânı tarafından Abide tören alanında anma merasimleri düzenlenmektedir. Abide’nin arka bölümünde yer alan sembolik mezarlıklar 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Şehitlikte, Çanakkale Muharebeleri sırasında şehit düşen ve bugüne kadar isimleri tespit edilebilmiş 59.408 şehidimizin isimlerini bulunmaktadır. Yine sembolik şehitliğin önünde muharebe dönemini yansıtan 45 m uzunluğunda bir rölyef bulunmaktadır. Rölyefi geçtikten sonra, sembolik şehitliğin başlangıç bölümünde meçhul asker mezarı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934’te müttefik askerleri için söylediği sözlerin yer aldığı mermer bir kitabe bulunmaktadır. Arıburnu muharebelerinden sonra bir Anzak askerinin yanında Avustralya’ya götürdüğü ifade edilen ve bir Türk askerine ait olan kafatası, yıllar sonra 10 Mart 2003 tarihinde Türkiye’ye teslim edilmiş olup 18 Mart 2003’te resmî törenle bugünkü noktaya defnedilmiştir.
Devamını Gör
H
Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı
Yahya Çavuş Şehitliği, Ertuğrul Tabyası’nın karşısında, bu noktada gerçekleşen Ertuğrul Koyu çıkarmasında kaybettiğimiz askerlerimizi anmak için yapılmıştır. 25 Nisan 1915 çıkarmasında Ertuğrul Koyu’nu savunan 9’uncu Tümen’in 26’ncı Alay’ının 3’üncü Taburu’na bağlı Türk askerlerinin anısına Kültür Bakanlığı tarafından 1992’de yaptırılmıştır. Şehitliğin büyük kitabesi üzerinde 148 şehidimiz ve kitabe önündeki Türkiye motifi üzerinde yer alan 67 sembolik mezar taşı ile de diğer şehitlerimiz anılmaktadır. Karşılarındaki kuvvete göre oldukça az sayıda tertiplenen Türk birlikleri, 5 km’lik sahil boyunca İngiliz 29. Tümeni’nin taarruzuna karşı müthiş bir savunma yaratmışlardır. İngilizlerin hedefledikleri Alçıtepe’ye ulaşmasını engelleyerek muharebelerin seyrini zafer yönüne çevirmeyi başarmışlardır. Bu bölgedeki çok az kuvvetle sağlanan dirençli Türk savunması, ileri dönemde Türk birliklerine zaman kazandıracak olup müttefiklerin ilerlemesini zorlaştıracaktır. Ertuğrul Koyu’ndan taarruza geçen İngilizlerin 29. Tümeni, Türk savunmasını aşarak bölgenin enyüksek noktası olan Alçıtepe’yi diğer kollardan gelecek desteklerle birlikte tutmayı hedeflemiştir. Fakat taburun 10’uncu bölüğünden Ezineli Yahya Çavuş, Bölük Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü Bey’in şehit düşmesinin ardından komutayı ele almış ve arkadaşlarıyla birlikte güçlü bir direnişin sembol kahramanı olmuştur. Şehitlikteki anıtın kuzey yüzünde; Vatan ve Bayrağı için Şehit olan bu Kahraman Askerleri Minnet ve Şükranla Anıyorum. Seve seve canlarınızı verdiğiniz kutsal vatan topraklarında rahat uyuyunuz. Aziz ruhunuz şad olsun… Mustafa Kemal 1928, Batı yüzünde Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular / Tam 3 alayla burada gönülden vuruştular / Düşman Tümen sanırdı bu şaheser erleri / Allah’ı arzu ettiler, Akşama kavuştular Vali Nail Memik, doğu yüzünde Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın / Gömelim seni gel tarihe desem sığmazsın /Ey Şehid oğlu, isteme benden makber / Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber, güney yüzünde ise Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ / Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ! / Can’ı Canan’ı, bütün varımı alsında hudâ / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ Mehmet Akif Ersoy ifadeleri yer almaktadır. Yine şehitlik sınırları içerisinde yer alan ve günümüze kadar korunmuş olarak gelen ön saftaki Türk siperleri ziyaret edilebilmektedir.
Devamını Gör
I
Ertuğrul Tabyası
Seddülbahir köyünün batısında bulunan ve Çanakkale Boğazı’nın girişini koruyan tabyalardan Tümeni olan Ertuğrul Tabyası, Gözcü Baba Tepesi üzerinde denize dönük olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamit döneminde Asaf Paşa’nın çalışmaları sonucu yaptırılmıştır. İnşa kitabesi, muharebeler sırasında sökülmüş olup bugün kayıptır. Tabya 3 bonet ve aralarında bulunan 2 adet top platformundan oluşur. 2 adet uzun namlulu Krupp marka top ile donatılmıştır. Toplardan sadece birine ait parçalar, bugün tabyadaki yerinde bulunmaktır. Karargâh binasının bugünkü Yahya Çavuş Şehitliği’nin bulunduğu bölgede olduğu düşünülmektedir. Tabya, 19-25 Şubat 1915 tarihlerinde yoğun bombardımana tutularak 18 Mart 1915 Boğaz Muharebesi öncesi etkisiz hale getirilmiştir. 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından toprağa gömülü hâlde iken restore edilerek ziyarete açılmıştır. 2015 yılında ise Alan Başkanlığı tarafından çevre düzenlemesi yapılmıştır. Yine tabyanın doğu ucunda, Ertuğrul Koyu çıkarmasını canlandıran bir maket bulunmaktadır. Bugün ortada yer alan bonet içerisinde ise savaş objeleri sergilenmektedir. 08.00- 18.00 saatleri arasında gezilebilen sergi ücretli olup şehit aileleri, erbaş, er ve gaziler, sarı basın kartı sahibi gazeteciler ve ilköğretim okulu öğrencilerine ücretsizdir.
Devamını Gör
J
Sargıyeri Şehitliği
Alçıtepe köyünün batısında 800 m uzaklıkta bulunan şehitlik; Zığındere Vadisi’nin içinde, Nuri Yamut Anıtı’na giden yolun sağ yanında yer alır. Şehitliğin girişinin sağında Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından yapılan biri yaralı diğeri onu taşıyan iki asker heykeli yer alır ve üzerinde Aziz Şehidim isimli şiir bulunmaktadır. Şehitliğin orta bölümünde yer alan anıtın üzerindeki kitabenin bir yüzünde; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? / Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın, diğer bir yüzünde; Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber dizeleri bulunmaktadır. Diğer yüzünde ise Atatürk’ün muharebe döneminde söylediği; Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir sözleri yer almaktadır. Kitabede, Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” şiirinden; Bu vatan toprağın karabağrında / Sıra dağlar gibi duranlarındır / Bir tarih boyunca, onun uğrunda / Kendini tarihe verenlerindir / İleri atılıp sellercesine / Göğsünden vurulup tam ercesine / Bir gül bahçesine girercesine / Şu kara toprağa girenlerindir dizeleri; diğer iki yüzünde ise Mehmet Akif Ersoy’un; Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! ve Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! / Gökten ecdâd inerek, öpse o pâk alnı değer dizeleri yer almaktadır. 28 Haziran-5 Temmuz muharebelerinde ve kıta sargıyerinde şehit düşen askerler anısına 1945 yılında inşa edilmiş olan şehitlikte 385 adet mezar taşı ile şehitlerimiz anılmaktadır. 1992 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemenin ardından, son düzenleme 2013 yılında yapılmıştır. Muharebeler sırasında Zığındere Sargıyeri olarak kullanılan bölge, sahra hastanesi olarak işaretli olmasına rağmen 28 Haziran 1915 tarihinde ağır bombardıman altında kalmıştır. Bu nedenle bölgede askerlerimizin zayiatı ağır olmuştur. Gerçek şüheda kabristanlarından biri olan şehitlik, 1916 Şevki Paşa Haritası’nın 36 no.lu paftasında da işaretli bulunmaktadır.
Devamını Gör
K
Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı
Kabatepe-Conkbayırı yolu istikametinde, Albayrak Sırtı üzerinde, yolun sağ tarafında yer alır. 1992’de Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır. Yaralı bir Avustralya subayını kendi siperlerine taşıyan Türk askerini canlandırmaktadır. Anıtın kitabesinde, eski Avustralya Genel Valisi Lord Casey kaynak gösterilmiş olup onun sözleri olduğu ifade edilen bir alıntı mevcuttur: “Biz Gelibolu Yarımadası’ndan, Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek Kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlık ile ayrıldık. Bütün Avustralyalılar, Mehmetçiği kendi evlatları gibi sever. Onun mertliği, vatan ve insan sevgisi, siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzakları hayran bırakan yurt sevgisi, insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla… Avustralya Genel Valisi Lord Casey 1967”  
Devamını Gör
L
57. Piyade Alayı Şehitliği
Mimar Nejat Dinçel tarafından tasarlanan 57. Alay Şehitliği ve Anıtı; 12 Aralık 1992 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kabatepe-Conkbayırı yolu kenarında, Kılıçbayır’ın güney ucunda inşa edilmiştir. Savaş sırasında yabancı askerler buraya ‘’Satranç Tahtası’’ adını vermişlerdir. Yeni yapılmış olan bu şehitlik semboliktir. Gerçek şehitlik Bomba Sırtı’nın güney ucunda, Çataldere Vadisi’nin içinde bulunmaktadır. Yarbay Hüseyin Avni Bey tarafından kumanda edilen 19. Tümen’e bağlı 57. Alay, yabancı kuvvetlerin ilk çıkarma gününde Arıburnu Cephesi’nde ilerleyen Anzak askerlerini ilk karşılayan ve geri püskürten Türk kuvvetleridir. Bu cephede ilk kez 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in önderlik ve cesaret vasıfları ortaya çıkmıştır. 57. Alay Şehitliği, şadırvan, açık namazgâh, ana mezarlık ve anıttan oluşmaktadır. Şehitlikte kullanılan başlıca malzeme; genellikle Selçuklu ve Osmanlı kervansaraylarında kullanılan Kevser taşıdır. Şehitliğin girişi; Kabatepe-Conkbayırı yolunun kenarında, doğu duvarındaki bir açıklıktır. Girişin hemen yanında torununun elini tutmuş bir şekilde figürize edilmiş; Türkiye’nin en yaşlı gazisi iken 10 Eylül 1994’te, 108 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’ın bronzdan yapılmış bir heykeli bulunmaktadır. Girişin tam karşısında, şehitliğin doğu duvarında, 57. Alay’ın 25 Nisan 1915’teki karşı taarruzunu gösteren bir rölyef bulunmaktadır. Rölyef yaklaşık 45 m²lik bir alanı kaplamaktadır. Şadırvan ve açık namazgâh şehitliğin güney tarafında yer almaktadır. Şehitliğin ana mezarlık kısmının kemerli bir girişi olup bu girişten başlayan yaya yolu kuzey duvarında son bulmaktadır. Anıtın tabanını oluşturan kuzey duvarının üstünde, 57. Alay Şehitleri’nin isimleri yazan mermer plakalar bulunmaktadır.
Devamını Gör
M
Mehmet Çavuş Anıtı
Cesaret Tepe üzerindeki yolun kuzeyinde, Mehmet Çavuş ve 25 erin anısına 1919 yılında yapılmış olan bu anıt 600 m²lik bir alana yayılmaktadır. Anıtın yapıldığı yer yabancı kuvvetlerin bütün hücumlarıyla (7 Ağustos 1915 taarruzu dâhil) durdurulduğu noktayı işaretlemektedir. Bu tepeyi savunmakta olan Türk birliği, cephaneleri bittikten sonra düşman kuvvetlerine karşı olağanüstü bir direniş göstermiş olduklarından dolayı bu tepeye Cesaret Tepe adı verilmiştir. Anıtın yer aldığı bölge savaş sırasında Serçe Tepe, Kanlısırt ile Şarapnel Vadisi’ne tamamen hâkim olabilme amacıyla Türkler ve İngilizler için oldukça önemliydi. Yabancı kuvvetlerin Aralık 1915’te çekilmesinden sonra Arıburnu ve Anafartalar Cephesi’ndeki Türk zaferinin anısına 3 anıt dikilmiştir. İlki Anzak kuvvetlerinin durdurulduğu Kanlısırt’ta, ikincisi Kuzey sahiline ve üçüncüsü de Cesaret Tepe’ye dikilmiştir. Bu üç anıttan yalnızca üçüncüsü bugüne kadar gelebilmiştir. Anıtın kaidesi ilk yapıldığı durumda olup üzerindeki mermer yazıt yeni bir eklemedir. Anıtın yerleştirildiği küçük düzlük; kuzeye doğru Kuzey Sahilinde, Suvla Körfezi ve Anafartalar Ovası’na, güneybatıya doğru Arıburnu Yarları ve Sfenks’e hâkim bir noktadadır.
Devamını Gör
N
Arıburnu Yarları ve Yükseksırt
Sarp bir doğal oluşum olan Arıburnu Yarları, arazinin yapısı dolayısıyla Anzak askerleri tarafından ‘Sfenks’ adıyla anılmıştır. Gelibolu Yarımadası’na gelmeden evvel Anzak askerleri Mısır’da eğitim görmüş ve piramitlerin koruyucusu niteliğini taşıyan sfenkslerle tanışmışlardır. Bu toprak yapı burada Gelibolu Yarımadası’nın koruyucusu gibi yükselmektedir. Bu sebepledir ki buraya bu adı vermişlerdir.
Devamını Gör
O
Conkbayırı Mehmetçik Kitabeleri
Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi; Cesarettepe, Kılıçbayırı ve Düztepe’yi izleyerek Çimentepe’ye çıkan yolun batısında yer almaktadır. Kitabe, bir eli sembolize eden beş adet yazıttan oluşmaktadır. Bu kitabeler Conkbayırı’nda vatanı için çarpışırken şehit olan askerlere adanmıştır. Yazıtta şunlar yer almaktadır: 1. Kitabe: 19. Piyade Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Atatürk, 25 Nisan 1915 günü düşmanın Arıburnu’na çıkarma yaptığını öğrenince kendi inisiyatifi ile 57. Piyade Alayı’nı bölgeye sevk etmiş, bu arada kıyı örtmesi yapan, cephanesi bitmiş çok az sayıdaki ere yaptırdığı süngü hücumu ile kazanılan zaman içinde yetişen alaya mevzi aldırarak, düşmanı Conkbayırı’na ulaşmadan durdurmayı başarmıştır. 2. Kitabe: Mustafa Kemal Atatürk, 25 Nisan 1915 sabahı Conbayırı’na doğru ilerleyen düşmana karşı 57. Piyade Alayı ile taarruza başlarken; “Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.” emrini vermiştir. Bu coşku ile şahlanan Mehmetçikler, donanmanın yoğun ve şiddetli ateşi altında yılmadan sürdürdükleri taarruzları ile düşmanı Cesaret Tepe’ye kadar geri atmışlardır. 3. Kitabe: Arıburnu’ndaki düşman kuvvetleri, aldıkları takviyeler ile daha da güçlenmiş olarak 6 Ağustos 1915 günü Conkbayırı’na doğru yeniden taarruza başlamışlardır. Gece gündüz aralıksız devam eden kanlı muharebeler sonunda iki taraf da ağır kayıplar vermiş ve Türk askeri, düşmanı 9 Ağustos 1915 akşamı Conkbayırı tepeler hattına 25 m mesafede durdurmayı başarmıştır. 4. Kitabe: 10 Ağustos 1915 sabahı Türk karşı taarruzu, siperler yakın olduğundan süngü hücumu ile başlamıştır. Düşman donanma topçusunun yoğun ateşi altında cehennemi bir hal alan Conkbayırı’ndaki muharebeler sırasında gözetleme yerinden bir an bile ayrılmayan Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in bir şarapnel misketi ile parçalanan cep saati hayatını kurtarmış ve düşman bu taarruz sonunda Ağıl Deresi’ne kadar geri atılmıştır. 5. Kitabe: Düşman kuvvetlerinin, Gelibolu Yarımadası’nın en önemli bölgesi ve doruk noktası olan Conkbayırı’nı ele geçirerek Türk kuvvetlerini ikiye bölmek ve Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek amacı ile giriştikleri devamlı saldırıları kahraman Türk askerinin büyük cesaret ve gayretle yaptığı savunma karşısında başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu bölgede cereyan eden muharebelerde; Türk Ordusu 9.200 şehit, düşman 12.000 kayıp vermiştir. 1970 yılında yapılan yarışmayı kazanan Mimar Ahmet Gülgönen’in tasarımı olan yazıtlar Türk Hükümeti tarafından yaptırılmıştır. Kitabeler, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korunması gereken kültürel varlık olarak tescil edilmiştir.
Devamını Gör
P
Anzak Tören Alanı
Anzak Tören Alanı, 2000 yılında Avusturalya ve Yeni Zelanda Başbakanları tarafından açılmıştır. Anzak Koyu Kitabesi’nden 500 metre uzaklıkta bulunmaktadır. Buranın gerçek adı Arıburnu Koyu’dur. Burada bulunan Anıt Duvar’da savaşla ilgili 10 adet yazıt bulunmaktadır. Savaşın kısa bir özetini içermektedir.
Devamını Gör
Q
Kireçtepe Jandarma Anıtı, Şehitliği ve Kitabesi
Gelibolu Yarımadası’ndaki gerçek şehitliklerden biri olan Kireçtepe Jandarma Şehitliği, Kapanca Tepe’nin zirvesinde bulunmakta olup muharebeler sırasında oluşturulmuştur. Mezarların yanında eski bir taşın üzerine oturtulmuş üst üste boş top mermisi kovanlarının yerleştirilmesiyle yapılmış Kireçtepe Jandarma Anıtı bulunmaktadır. Bu anıtın çevresi taştan yapılmış alçak bir duvarla çevrelenmektedir. Mezar taşlarının üzerindeki yazılar Osmanlıcadır. Bu anıt, yabancı kuvvetlerin çekilmesinden sonra başarılı Türk savunması anısına yarımada üzerine dikilmiş üç anıttan biridir. Anıt ve mezarlık, Eceabat Jandarma Kuvvetleri tarafından 1996 yılında onarılmıştır. Albay Mustafa Kemal, savaş sırasında buraya gelerek şehitliği ziyaret etmiş ve Jandarma neferlerini gösterdikleri gayretlerinden dolayı tebrik etmiştir. Burada bulunan bir diğer anıt, Mimar Ahmet Gülgönen tarafından tasarlanan Kireçtepe Kitabesi’dir. Şehitliğin 50 m doğusunda bulunan taş kaplama bir yazıt olan, 1985 yılında dikilmiştir. Kitabede şu ibare okunmaktadır: 6/8 Ağustos 1915’te Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları’nın kahramanca çarpışan üç bölüğü, iki tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol Dağı ve Kireçtepe’de durdurup Anafartalar Grubu’nun kuzey yanını korumuştur.
Devamını Gör
R
Kocadere Hastane Şehitliği
Kocadere köyünün yaklaşık 1,5 km kadar güneybatısında, Kuzey Grubu cephesinin arka bölgesinde, Köyaltı mevkiinde yer alan şehitlik, 1915’te oluşturulmuştur. 25 Nisan 1915 Arıburnu Cephesi’nin gerisinde Anzaklar’a karşı çarpışan 19. Tümen ve 5. Tümen’in sıhhiye bölüğü tarafından, büyük bir sargı yeri kurulmuştur. Savaş döneminde askerler arasında görülen hastalıklar arasında en yaygın olanları; verem, dizanteri, sıtma, kabakulak, tifo, kalp hastalıkları, cilt hastalıkları, göz hastalıkları ve iltihaplı hastalıklardır. Bununla birlikte Türk askerlerinde görülen yaraların çoğu bomba, şarapnel ve piyade mermilerinden oluşuyordu. Sonrasında bu bölgede 16. Tümen’in sahra hastanesi de konumlandırılmıştır. Gerçek şehit kabirlerinin yer aldığı şehitlikte, 2.000 şehidin yattığı bilinmektedir. Şehitlerden isimleri tespit edilebilenlerin sayısı 1.353’tür. Şevki Paşa Haritası’nda, 16 numaralı paftada işaretli olan hastane şehitliği 2005’te Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ihya edilmiştir.
Devamını Gör
S
Akbaş Şehitliği ve Anıtı
İstanbul yönünden gelen ziyaretçiler için ilk ziyaret noktası olabilecek konumda bulunan Akbaş Şehitliği, Gelibolu’dan Eceabat’a hareket edildiğinde 30. km’de yer almaktadır. Şehitliğin bulunduğu Akbaş Limanı muharebeler esnasında Türk birliklerinin ana ikmal noktalarından biri olup özellikle İstanbul’dan deniz yolu ile gelen savaş malzemelerinin karaya çıkartıldığı ve dağıtımının yapıldığı önemli bir merkezdir. Akbaş mevkisinde 19. Tümen’in bir seyyar hastanesi bulunmaktaydı. Esas olarak bir “sevk hastanesi” niteliğinde görev yapan bu mevki üzerinden kuzey cephesinde ağır yaralanan askerlerimiz, Akbaş veya Ağadere Hastanesi’nde müşahede altında tutulurlardı. Durumu ağır olanlar ise, İstanbul’da hastane hâline getirilen Selimiye Kışlası’na götürülmek üzere gemiler vasıtasıyla sevk edilmişlerdir. Düşman taarruzları sırasında batan ya da ağır saldırı altında kalan gemilerdeki şehitler, Yalova köyüne giden yolun sağ tarafında kalan asıl şehitlik alanına gömülmüşlerdir. Şehitlikte 459 sembolik mezar taşı dikilmiş olup gerçek şehitlik bu anıt mezarlığın karşısında Yalova köyü istikametinde giden yolun sağ tarafında yoldan 25 m yukarıdadır. Alan 1915’teki yapısını halen korumakta olup etrafı çevrilmiştir. Sembolik mezarlıkların arka bölümünde muharebe dönemi her iki taraf askerleri arasında yaşananları barış ve dostluk mesajı ile vurgulayan bir heykel ve 1915 Çanakkale Şehitleri’ne ithaf edilen bir anıt bulunmaktadır. Şehitlik alanında Çanakkale Muharebeleri sırasında sıhhiye birliklerinin faaliyetlerini anlatan bir de rölyef bulunmaktadır. Rölyefin her iki yanında da 754 şehidimizin ismi anılmaktadır. Rölyef üzerinde “Türk Kumandanları kumanda etmesini, Türk askeri ölmesini bildi. Harbi kazanışımızın sırrı bundan ibarettir. Kemal Atatürk” ifadeleri yazılıdır. Yine şehitliğin alt kısmında bulunan mescit ve şadırvan ziyaretçilere hizmet vermektedir. Şehitlik 2013 yılında yenilenerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Devamını Gör
T
Tarihe Saygı Anıtı ve Parkı
Akbaş Şehitliği’nden sonra karayolundan devam edildiğinde Eceabat’a varılır. Eceabat vapur iskelesinin hemen yanında bulunan park, 2008 yılında yapılmıştır. 2010 ve 2013 yıllarında da iki kez yenilenmiştir. Park içerisinde tabyalara ait toplar, top mermisi ve bir de anıt bulunmaktadır. Anıt; savaşa dâhil olan tüm tarafların askerleri, Seyit Onbaşı, Mustafa Kemal Bey ve anne figürlerinden oluşmaktadır. Anıtın devam eden bölümünde; Onbaşı Ömer oğlu Nasuh Bey, Pilot Üsteğmen Ali Rıza Bey, Albay Celalettin Sığındere, Kurmay Albay Ali Remzi Alçıtepe, Yarbay Hüseyin Avni Bey, Korgeneral Esat Bülkat Paşa, Orgeneral Cevat Çobanlı Paşa ve Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün büstleri bulunmaktadır. Parkın uzanan diğer bölümünde ise Çanakkale Muharebeleri’ni topoğrafik platform üzerinde canlandıran bir sergi yer almaktadır. Sergiyi çevreleyen cam paneller üzerinde ise muharebeler hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Sergi yürüyüş yolu deniz olarak tasarlanmış olup 8 Mart 1915 sabah 05.00-07.30 arası Boğaz’a döşenen mayın hatları, bu hatları döşeyen gemilerimiz ve müttefik gemileri yere işaretlenmiştir. İlerleyen bölümde karşılıklı siperlerin 8 m’ye yaklaştığı Bombasırtı Muharebeleri’nden bir kesitin canlandırıldığı siperler savaş anını ziyaretçilere yansıtmaktadır.
Devamını Gör
U
Dur Yolcu Yazısı
Değirmen Burnu Tabyası’nın hemen arkasındaki yamaçta; Dur Yolcu, Bilmeden Gelip Bastığın Bu Toprak, Bir Devrin Battığı Yerdir ifadeleri yer alır. Tepenin yamacında yer alan mısralar ile Mehmetçik ve meşale figürü, 1960 yılında bölgede askerlik görevini yapan Seyran Çebi tarafından yapılmıştır. Mısralar, şair Necmettin Halil Onan’ın “Bir Yolcuya” şiirinin ilk iki dizesinden oluşmaktadır. Çanakkale Deniz ve Kara Muharebeleri’nin ana hedefi, Kilitbahir Platosu’na ulaşarak Boğaz’a hâkim olmak; sonrasında da payitahtı, yani İstanbul’u zapt etmekti. Kilitbahir yamacındaki bu yazının bu yönüyle de çok isabetli olarak stratejik bir noktaya yazıldığı söylenebilir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul Boğazı’na Rumeli Hisarı’nı yaptırarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki deniz seyrü seferlerini kontrol altına aldığı gibi Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine de karşılıklı iki kale yaptırmıştır. Anadolu yakasında Kal’a-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi), Avrupa yakasında ise Kilitbahir Kalesi bulunmaktadır. Boğaz’a giriş-çıkış yapan bütün gemiler bu hatta geldiklerinde durdurulmuş ve kontrol edilmişlerdir. Kale top atışlarının etkili ve isabetli olabilmesi için Boğaz’ın en dar bölgesine konumlandırılmıştır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi ile paralel konumda bulunması nedeniyle de karşılıklı top ateşleri kesişmekte ve bir geminin geçebileceği, topların ulaşamadığı bir ölü alan bulunmadığından dolayı Boğaz’dan geçmek son derece zor hale gelmekteydi. 1462-63 yıllarında yapılan kale, 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893- 1894 yıllarında II. Abdülhamid tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Günümüze yakın ise 2011- 2013 yılları arasında da bir restorasyon geçirmiştir. 2015 yılında ise yeni bir teşhir-tanzim projesi başlatılmıştır. Havadan görünümü yonca yaprağına benzetilen kalenin isminin “Denizin Kilidi” anlamında Kilid-ül Bahir olduğu bilinmektedir. Kale’nin inşa edilmesi ile birlikte gelişen Kilitbahir köyünde birçok Osmanlı Dönemi esere rastlanmaktadır. Fatih Camii, Cahidi Sultan Camii, Tabip Hasan Camii, yıkılmış olan Kırklar Camii, Uşşaki Dergâhı (Ahmed Talibi Tekkesi), çok sayıda çeşme, geleneksel konutlar, iki hamam kalıntısı ve Cahidi Sultan Camii çevresindeki mezarlar bu yapılara örnektir.
Devamını Gör
  • A
    X
    Kilitbahir Kalesi
    Fatih Sultan Mehmet, İstanbul Boğazı’na Rumeli Hisarı’nı yaptırarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki deniz seyrü seferlerini kontrol altına aldığı gibi Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine de karşılıklı iki kale yaptırmıştır. Anadolu yakasında Kal’a-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi), Avrupa yakasında ise Kilitbahir Kalesi bulunmaktadır. Boğaz’a giriş-çıkış yapan bütün gemiler bu hatta geldiklerinde durdurulmuş ve kontrol edilmişlerdir. Kale top atışlarının etkili ve isabetli olabilmesi için Boğaz’ın en dar bölgesine konumlandırılmıştır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi ile paralel konumda bulunması nedeniyle de karşılıklı top ateşleri kesişmekte ve bir geminin geçebileceği, topların ulaşamadığı bir ölü alan bulunmadığından dolayı Boğaz’dan geçmek son derece zor hale gelmekteydi. 1462-63 yıllarında yapılan kale, 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893- 1894 yıllarında II. Abdülhamid tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Günümüze yakın ise 2011- 2013 yılları arasında da bir restorasyon geçirmiştir. 2015 yılında ise yeni bir teşhir-tanzim projesi başlatılmıştır. Havadan görünümü yonca yaprağına benzetilen kalenin isminin “Denizin Kilidi” anlamında Kilid-ül Bahir olduğu bilinmektedir. Kale’nin inşa edilmesi ile birlikte gelişen Kilitbahir köyünde birçok Osmanlı Dönemi esere rastlanmaktadır. Fatih Camii, Cahidi Sultan Camii, Tabip Hasan Camii, yıkılmış olan Kırklar Camii, Uşşaki Dergâhı (Ahmed Talibi Tekkesi), çok sayıda çeşme, geleneksel konutlar, iki hamam kalıntısı ve Cahidi Sultan Camii çevresindeki mezarlar bu yapılara örnektir.

    Adres:
    Telefon:

  • B
    X
    Namazgâh Tabyası
    Kilitbahir Kalesi’ni geçtikten sonra yolun deniz tarafında bulunan 26 adet bonetten oluşan Namazgâh Tabyası’nın, Osmanlı Ordusunun ıslahı için gelen Baron De Tott’un da önerisiyle inşasına başlanmıştır. Çanakkale Boğazı’nın en dar noktasına yaptırılan ilk ve en büyük tabyadır. Sonrasında eklenen yapılarla beraber, Merkez Tabya niteliği kazanmıştır. Burası Çanakkale Muharebeleri’nde, bölgedeki tabyalarda görev yapan bataryaların bağlı olduğu 4. Ağır Topçu Alayı’nın karargâh merkeziydi. Bu nedenle daima müttefik donanmasının başlıca hedeflerinden biri olmuştur. Tabyada 16 adet kıyı topu vardı. Bunlardan 2’si uzun, 14’ü kısa menzillidir. Bunlardan sadece 2’si deniz muhaberesinde aktif olarak görev yapmış, diğerleri ise menzil yetersizliğinden dolayı kullanılamamıştır. Tabyanın ana aksında yer alan mekânın savaş döneminde Savaş Harekât Merkezi olarak kullanıldığı bilinmektedir. En son 2005-2006 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek 18 Mart 2006’da ziyarete açılan tabyada, Çanakkale savaş objeleri sergilenmektedir. Yapı içerisinde, 12 adet sergi panelinde muharebelerle ilgili tarihî bilgiler verilmektedir. Bu bölümü geçtikten sonra bonetlerin iç kısmında 7 dk.lık Boğaz Muharebesi’nin anlatıldığı kısa bir video gösterimi yapılmaktadır. Yine bonetlerden birisinde savaş dönemi istihbarat haberleşmesini canlandıran, ses düzeneği olan bir sergi ziyaretçilere sunulmaktadır. Aynı bölümde yine müttefiklere ait batırılan gemilerin fotoğrafları sergilenmektedir.

    Adres:
    Telefon:

  • C
    X
    Rumeli Mecidiye Tabyası ve Şehitliği
    Rumeli Hamidiye Tabyası’nı geçtikten 300 m sonra, yolun sağ tarafındaki yokuşlu yoldan ilerlediğimizde Seyit Onbaşı’nın adı ile özdeşleşen tabyaya ulaşılmaktadır. 8 bonet ve 6 top yerinden oluşan tabyanın II. Abdülhamit döneminde yapıldığı bilinmektedir. Tabyanın gerisinde karargâh vb. yapılara ait olduğu düşünülen temel izleri görülebilmektedir. Boğaz Muharebesi esnasında İtilaf donanması tarafından açılan ateş sonucu bataryada görevli 16 er şehit olmuştur. Topların olduğu platformlar ve aksanlar isabet almıştır. Bu askerlerin toplu olarak gömüldüğü alan, 1919 yılında Mecidiye Şehitliği olarak düzenlenmiştir. Etrafı duvarlarla çevrili olan şehitlik, Türk Şehitlikleri İmar Cemiyeti ile Çanakkale Şehitleri Abideleri’ne Yardım Cemiyeti tarafından 1969’da yaptırılmıştır. Tabyanın girişinde yer alan Anıt üzerindeki kitabede, 18 Mart 1915 Boğaz Savaşında bu tabyada şehit olanlar Ispartalı Ali Çavuş, İvrindili İsmail Oğlu Mehmet, Mustafa Oğlu Süleyman ve 13 arkadaşı burada yatar ifadeleri bulunmaktadır. Mecidiye Şehitliği Anıtı’nın hemen yanında Feyzi Efendi’nin mezarı bulunmaktadır. III. Selim döneminde yaşamış olan mimar, matematikçi ve devlet adamı olan Boğaz Muhafızı Feyzi Efendi; Çanakkale Boğazı’nda görevli bulunduğu dönemde İngiliz donanmasının 19 Şubat 1807’de Boğaz’ı geçmesi sonucu idam edilmiştir. Mezar 1980’de Kilitbahir’den bugünkü noktaya nakledilmiştir. Mezarın üzerindeki Osmanlıca kitabesinde şu ifadeler yazılıdır; Sonsuz olan Allah’tır / Eski Defterdar Feyzi Efendi / İdam hükmü bu soylu kişiye verildi / Akdeniz Boğazına onarıma gitmişti / Verdi boğazı ele cennete attı can / Şüphesiz seyyid imiş Muharremde oldu şehit / Hak Teâlâ kabrini cennet bahçelerinin kapılarında etsin / Tövbe istiğfar edip Kuran’ı bir kez hatmetmiş / Yüzünü dönüp Hakka cennete yürüdü / Gözyaşı damlasını tarihe döktü / Feyzi Efendi ahret ırmağını mekân eyledi dedi / 30 Mart 1807

    Adres:
    Telefon:

  • D
    X
    Seyit Onbaşı Heykeli
    Rumeli Mecidiye Tabyası’nda bulunmaktadır. Boğaz’ı geçip İstanbul’a ulaşmayı amaçlayan müttefik armadasına 18 Mart 1915 tarihinde kahramanca karşı koyan tüm Mehmetçiklerimizin ve bu noktada Seyit Onbaşı’nın kahramanlığını sembolize etmek için yapılmıştır. Ayrıca Mecidiye Tabyası’nın deniz tarafında yol kenarında heykeltıraş Hüseyin Anka Özkan tarafından yapılan bir heykeli daha bulunmaktadır. 1889 Edremit Havran ilçesi Manastır köyünde (köy sırasıyla Çamlık, sonrasında da Koca Seyit köyü adını almıştır) doğan Topçu Onbaşı Seyit’in babasının adı Abdurrahman, annesinin adı Emine’dir. Kayıtlara göre: Çanakkale Müstahkem Mevkiindeki askerliği “Ağır topçu neferi” olarak 1914 yılında başlamış, 1918 yılında sona ermiştir. 1934 Soyadı Kanunu ile “Çabuk” soyadını almıştır. Terhis olduktan sonra köyüne dönmüş, dağlarda odun kömürü yapıp satarak geçimini sağlamaktayken, yakalandığı zatürre hastalığından kurtulamayarak 1 Aralık 1939 tarihinde, 50 yaşında vefat etmiştir. Günümüzde mezarı kendi köyünde yer almaktadır.

    Adres:
    Telefon:

  • E
    X
    Soğanlıdere Şehitliği
    Soğanlıdere Hava Saldırısı Şehitliği’nden birkaç yüz metre ileride, 2005 senesinde restore edilerek açılan Soğanlıdere Hastane Şehitliği bulunmaktadır. Anıt, ay ve yıldız şeklinde figürize edilmiş olup yıldızın ortasında bulunan üçgen piramit yapı ise şehitlerimizin Allah’a yükselişini temsil etmektedir. Anıtın hemen altındaki bölgede gerçek şüheda kabristanlığı çevrelenmiştir. Burada savaş zamanında kurulu olan hastanelerde tedavi edilirken şehit olan askerlerimiz yatmaktadır. Bu bölgede 2.,7. ve 12. Tümenlerin Sıhhiye Bölükleri hizmet vermekteydiler. Vadi düşman taarruzlarına kapalı bir konumda olması nedeniyle Seddülbahir Cephesi’nin en önemli lojistik destek merkezi görevini görmüştür. Soğanlıdere Vadisi 18 Mart için hazırlanmış kıyı set bataryalarının yanında dört tümen hastanesine ve Güney Grubu Komutanlığının erzak ve ambar depolarına da ev sahipliği yapmıştır. Bu yönüyle de Soğanlıdere, Türk askerinin yemek iaşesinin yapıldığı merkezlerden biri olmuştur. Soğanlıdere Şehitliği’ne varmadan evvel yolun sağ tarafında yıkık bir harabe gözükür. Burası Melek Hanım Reviri’dir. Seddülbahir Cephesi’nin ilk reviri olan bu mevzii sonrasında kapsamlı bir sahra hastanesine dönüştürülmüştür. 1916 Şevki Paşa Haritası’nda da 29 no.lu paftada işaretlenmiş ve Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Aynı şekilde set bataryalarında görev yapan askerlerimizin tedavi edildiği yerlerden biri olma özelliğine de sahiptir.

    Adres:
    Telefon:

  • F
    X
    Şahindere Şehitliği
    Tespit edilebilen gerçek şüheda kabristanlarından biri olan Şahindere Şehitliği, Soğanlıdere mevkisini geçtikten sonra yolun sol tarafında Çınarlıdere’nin hemen üst tarafında yer almaktadır. Mimari yapı tarzı açısından Soğanlıdere Şehitliği ile benzeşmektedir. Ay ve ortasında yıldız üzerinde yükselen üçgen konik anıt ile şehitlerimizin göğe yükselişi temsil edilmektedir. Şehitlikte yere konumlandırılmış 132 kabalak taşı ile şehitlerimiz anılmaktadır. Mezar taşları bölümünün hemen üst kısmında ise gerçek şehitlik alanının çevrilerek işaretlendiğini görmekteyiz. Şahindere Şüheda Kabristanı, Seddülbahir Cephesi’nde yani güney cephesinde kalmaktadır. Bölgede suyun ve gölgelik ağaçların bulunması, sakin ve korunaklı bir alan olması nedeniyle savaş döneminde cephe gerisindeki büyük sargı yerlerinden birisi bu mevkide kurulmuştur. 5 Temmuz 1915 sonrasındaki muharebelerde, sol kanat birliklerinin yaralanarak şehit düşenlerin bir bölümü bu şehitlikte yatmaktadır. Nisan-Haziran-Temmuz aylarında şiddeti artan Seddülbahir, Kerevizdere ve Kirte Muharebeleri’nde kullanılan bölgede şehit düşenlerin bir kısmı da Şahindere Şehitliği’ne gömülmüştür. Bu şehitlikte yatanların bağlı oldukları birlikler; -1’inci Tümenin 70, 71 ve 124’üncü Piyade Alayları -2’nci Tümenin 31, 32 ve 39’uncu Piyade Alayları -5’inci Tümenin 13 ve 15’inci Piyade Alayları -6’ncı Tümenin 16’ncı Piyade Alayı -7’nci Tümenin 19, 20 ve 21’inci Piyade Alayları -10’uncu Tümenin 29 ve 30’uncu Piyade Alayları -11’inci Tümenin 126 ve 127’nci Piyade Alayları’dır.   Bu şehitlikte isimleri tespit edilen yaklaşık 2.000 şehidimiz yatmaktadır. Şehitlik Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2005 yılında yeniden düzenlenmiştir.

    Adres:
    Telefon:

  • G
    X
    Çanakkale Şehitler Abidesi
    Gelibolu Yarımadası’nın en çok ziyaret edilen ana ziyaret noktası olan Abide, Eskihisarlık Burnu üzerinde yer almaktadır. Açılan bir proje yarışması sonucunda 37 proje arasından Doğan Erginbaş, İsmail Utkular ve Feridun Kip tarafından hazırlanan proje seçilmiş olup Abide’nin temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılmıştır. İkinci Anafartalar Zaferi’nin 45. yıldönümü olan 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılan Çanakkale Şehitler Abidesi, Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen tüm askerlerimizi simgelemekte ve onların anısını yaşatmaktadır. Mimarı Doğan Erginbaş’ın kendi ifadesiyle Abide, tüm coğrafyalardan gelen şehitlerimizin toplu bir şekilde göğe yükselişini temsil etmektedir. Ayaklarının üzerinde muharebe anlarını yansı tan kabartma rölyefler bulunmaktadır. Her yıl 18 Mart tarihinde, ülkenin dört bir yanından gelen vatandaşlar ve devlet erkânı tarafından Abide tören alanında anma merasimleri düzenlenmektedir. Abide’nin arka bölümünde yer alan sembolik mezarlıklar 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Şehitlikte, Çanakkale Muharebeleri sırasında şehit düşen ve bugüne kadar isimleri tespit edilebilmiş 59.408 şehidimizin isimlerini bulunmaktadır. Yine sembolik şehitliğin önünde muharebe dönemini yansıtan 45 m uzunluğunda bir rölyef bulunmaktadır. Rölyefi geçtikten sonra, sembolik şehitliğin başlangıç bölümünde meçhul asker mezarı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934’te müttefik askerleri için söylediği sözlerin yer aldığı mermer bir kitabe bulunmaktadır. Arıburnu muharebelerinden sonra bir Anzak askerinin yanında Avustralya’ya götürdüğü ifade edilen ve bir Türk askerine ait olan kafatası, yıllar sonra 10 Mart 2003 tarihinde Türkiye’ye teslim edilmiş olup 18 Mart 2003’te resmî törenle bugünkü noktaya defnedilmiştir.

    Adres:
    Telefon:

  • H
    X
    Yahya Çavuş Şehitliği ve Anıtı
    Yahya Çavuş Şehitliği, Ertuğrul Tabyası’nın karşısında, bu noktada gerçekleşen Ertuğrul Koyu çıkarmasında kaybettiğimiz askerlerimizi anmak için yapılmıştır. 25 Nisan 1915 çıkarmasında Ertuğrul Koyu’nu savunan 9’uncu Tümen’in 26’ncı Alay’ının 3’üncü Taburu’na bağlı Türk askerlerinin anısına Kültür Bakanlığı tarafından 1992’de yaptırılmıştır. Şehitliğin büyük kitabesi üzerinde 148 şehidimiz ve kitabe önündeki Türkiye motifi üzerinde yer alan 67 sembolik mezar taşı ile de diğer şehitlerimiz anılmaktadır. Karşılarındaki kuvvete göre oldukça az sayıda tertiplenen Türk birlikleri, 5 km’lik sahil boyunca İngiliz 29. Tümeni’nin taarruzuna karşı müthiş bir savunma yaratmışlardır. İngilizlerin hedefledikleri Alçıtepe’ye ulaşmasını engelleyerek muharebelerin seyrini zafer yönüne çevirmeyi başarmışlardır. Bu bölgedeki çok az kuvvetle sağlanan dirençli Türk savunması, ileri dönemde Türk birliklerine zaman kazandıracak olup müttefiklerin ilerlemesini zorlaştıracaktır. Ertuğrul Koyu’ndan taarruza geçen İngilizlerin 29. Tümeni, Türk savunmasını aşarak bölgenin enyüksek noktası olan Alçıtepe’yi diğer kollardan gelecek desteklerle birlikte tutmayı hedeflemiştir. Fakat taburun 10’uncu bölüğünden Ezineli Yahya Çavuş, Bölük Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü Bey’in şehit düşmesinin ardından komutayı ele almış ve arkadaşlarıyla birlikte güçlü bir direnişin sembol kahramanı olmuştur. Şehitlikteki anıtın kuzey yüzünde; Vatan ve Bayrağı için Şehit olan bu Kahraman Askerleri Minnet ve Şükranla Anıyorum. Seve seve canlarınızı verdiğiniz kutsal vatan topraklarında rahat uyuyunuz. Aziz ruhunuz şad olsun… Mustafa Kemal 1928, Batı yüzünde Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular / Tam 3 alayla burada gönülden vuruştular / Düşman Tümen sanırdı bu şaheser erleri / Allah’ı arzu ettiler, Akşama kavuştular Vali Nail Memik, doğu yüzünde Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın / Gömelim seni gel tarihe desem sığmazsın /Ey Şehid oğlu, isteme benden makber / Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber, güney yüzünde ise Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ / Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ! / Can’ı Canan’ı, bütün varımı alsında hudâ / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ Mehmet Akif Ersoy ifadeleri yer almaktadır. Yine şehitlik sınırları içerisinde yer alan ve günümüze kadar korunmuş olarak gelen ön saftaki Türk siperleri ziyaret edilebilmektedir.

    Adres:
    Telefon:

  • I
    X
    Ertuğrul Tabyası
    Seddülbahir köyünün batısında bulunan ve Çanakkale Boğazı’nın girişini koruyan tabyalardan Tümeni olan Ertuğrul Tabyası, Gözcü Baba Tepesi üzerinde denize dönük olarak inşa edilmiştir. II. Abdülhamit döneminde Asaf Paşa’nın çalışmaları sonucu yaptırılmıştır. İnşa kitabesi, muharebeler sırasında sökülmüş olup bugün kayıptır. Tabya 3 bonet ve aralarında bulunan 2 adet top platformundan oluşur. 2 adet uzun namlulu Krupp marka top ile donatılmıştır. Toplardan sadece birine ait parçalar, bugün tabyadaki yerinde bulunmaktır. Karargâh binasının bugünkü Yahya Çavuş Şehitliği’nin bulunduğu bölgede olduğu düşünülmektedir. Tabya, 19-25 Şubat 1915 tarihlerinde yoğun bombardımana tutularak 18 Mart 1915 Boğaz Muharebesi öncesi etkisiz hale getirilmiştir. 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından toprağa gömülü hâlde iken restore edilerek ziyarete açılmıştır. 2015 yılında ise Alan Başkanlığı tarafından çevre düzenlemesi yapılmıştır. Yine tabyanın doğu ucunda, Ertuğrul Koyu çıkarmasını canlandıran bir maket bulunmaktadır. Bugün ortada yer alan bonet içerisinde ise savaş objeleri sergilenmektedir. 08.00- 18.00 saatleri arasında gezilebilen sergi ücretli olup şehit aileleri, erbaş, er ve gaziler, sarı basın kartı sahibi gazeteciler ve ilköğretim okulu öğrencilerine ücretsizdir.

    Adres:
    Telefon:

  • J
    X
    Sargıyeri Şehitliği
    Alçıtepe köyünün batısında 800 m uzaklıkta bulunan şehitlik; Zığındere Vadisi’nin içinde, Nuri Yamut Anıtı’na giden yolun sağ yanında yer alır. Şehitliğin girişinin sağında Prof. Dr. Tankut Öktem tarafından yapılan biri yaralı diğeri onu taşıyan iki asker heykeli yer alır ve üzerinde Aziz Şehidim isimli şiir bulunmaktadır. Şehitliğin orta bölümünde yer alan anıtın üzerindeki kitabenin bir yüzünde; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? / Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın, diğer bir yüzünde; Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber / Sana ağuşunu açmış, duruyor Peygamber dizeleri bulunmaktadır. Diğer yüzünde ise Atatürk’ün muharebe döneminde söylediği; Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar kaim olabilir sözleri yer almaktadır. Kitabede, Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” şiirinden; Bu vatan toprağın karabağrında / Sıra dağlar gibi duranlarındır / Bir tarih boyunca, onun uğrunda / Kendini tarihe verenlerindir / İleri atılıp sellercesine / Göğsünden vurulup tam ercesine / Bir gül bahçesine girercesine / Şu kara toprağa girenlerindir dizeleri; diğer iki yüzünde ise Mehmet Akif Ersoy’un; Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! ve Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! / Gökten ecdâd inerek, öpse o pâk alnı değer dizeleri yer almaktadır. 28 Haziran-5 Temmuz muharebelerinde ve kıta sargıyerinde şehit düşen askerler anısına 1945 yılında inşa edilmiş olan şehitlikte 385 adet mezar taşı ile şehitlerimiz anılmaktadır. 1992 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemenin ardından, son düzenleme 2013 yılında yapılmıştır. Muharebeler sırasında Zığındere Sargıyeri olarak kullanılan bölge, sahra hastanesi olarak işaretli olmasına rağmen 28 Haziran 1915 tarihinde ağır bombardıman altında kalmıştır. Bu nedenle bölgede askerlerimizin zayiatı ağır olmuştur. Gerçek şüheda kabristanlarından biri olan şehitlik, 1916 Şevki Paşa Haritası’nın 36 no.lu paftasında da işaretli bulunmaktadır.

    Adres:
    Telefon:

  • K
    X
    Mehmetçiğe Derin Saygı Anıtı
    Kabatepe-Conkbayırı yolu istikametinde, Albayrak Sırtı üzerinde, yolun sağ tarafında yer alır. 1992’de Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılmıştır. Yaralı bir Avustralya subayını kendi siperlerine taşıyan Türk askerini canlandırmaktadır. Anıtın kitabesinde, eski Avustralya Genel Valisi Lord Casey kaynak gösterilmiş olup onun sözleri olduğu ifade edilen bir alıntı mevcuttur: “Biz Gelibolu Yarımadası’ndan, Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek Kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlık ile ayrıldık. Bütün Avustralyalılar, Mehmetçiği kendi evlatları gibi sever. Onun mertliği, vatan ve insan sevgisi, siperlerdeki dayanılmaz heybeti ve cesareti bütün Anzakları hayran bırakan yurt sevgisi, insanlığın örnek alacağı büyük hasletlerdir. Mehmetçiğe minnet ve saygılarımla… Avustralya Genel Valisi Lord Casey 1967”  

    Adres:
    Telefon:

  • L
    X
    57. Piyade Alayı Şehitliği
    Mimar Nejat Dinçel tarafından tasarlanan 57. Alay Şehitliği ve Anıtı; 12 Aralık 1992 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Kabatepe-Conkbayırı yolu kenarında, Kılıçbayır’ın güney ucunda inşa edilmiştir. Savaş sırasında yabancı askerler buraya ‘’Satranç Tahtası’’ adını vermişlerdir. Yeni yapılmış olan bu şehitlik semboliktir. Gerçek şehitlik Bomba Sırtı’nın güney ucunda, Çataldere Vadisi’nin içinde bulunmaktadır. Yarbay Hüseyin Avni Bey tarafından kumanda edilen 19. Tümen’e bağlı 57. Alay, yabancı kuvvetlerin ilk çıkarma gününde Arıburnu Cephesi’nde ilerleyen Anzak askerlerini ilk karşılayan ve geri püskürten Türk kuvvetleridir. Bu cephede ilk kez 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in önderlik ve cesaret vasıfları ortaya çıkmıştır. 57. Alay Şehitliği, şadırvan, açık namazgâh, ana mezarlık ve anıttan oluşmaktadır. Şehitlikte kullanılan başlıca malzeme; genellikle Selçuklu ve Osmanlı kervansaraylarında kullanılan Kevser taşıdır. Şehitliğin girişi; Kabatepe-Conkbayırı yolunun kenarında, doğu duvarındaki bir açıklıktır. Girişin hemen yanında torununun elini tutmuş bir şekilde figürize edilmiş; Türkiye’nin en yaşlı gazisi iken 10 Eylül 1994’te, 108 yaşında vefat eden Hüseyin Kaçmaz’ın bronzdan yapılmış bir heykeli bulunmaktadır. Girişin tam karşısında, şehitliğin doğu duvarında, 57. Alay’ın 25 Nisan 1915’teki karşı taarruzunu gösteren bir rölyef bulunmaktadır. Rölyef yaklaşık 45 m²lik bir alanı kaplamaktadır. Şadırvan ve açık namazgâh şehitliğin güney tarafında yer almaktadır. Şehitliğin ana mezarlık kısmının kemerli bir girişi olup bu girişten başlayan yaya yolu kuzey duvarında son bulmaktadır. Anıtın tabanını oluşturan kuzey duvarının üstünde, 57. Alay Şehitleri’nin isimleri yazan mermer plakalar bulunmaktadır.

    Adres:
    Telefon:

  • M
    X
    Mehmet Çavuş Anıtı
    Cesaret Tepe üzerindeki yolun kuzeyinde, Mehmet Çavuş ve 25 erin anısına 1919 yılında yapılmış olan bu anıt 600 m²lik bir alana yayılmaktadır. Anıtın yapıldığı yer yabancı kuvvetlerin bütün hücumlarıyla (7 Ağustos 1915 taarruzu dâhil) durdurulduğu noktayı işaretlemektedir. Bu tepeyi savunmakta olan Türk birliği, cephaneleri bittikten sonra düşman kuvvetlerine karşı olağanüstü bir direniş göstermiş olduklarından dolayı bu tepeye Cesaret Tepe adı verilmiştir. Anıtın yer aldığı bölge savaş sırasında Serçe Tepe, Kanlısırt ile Şarapnel Vadisi’ne tamamen hâkim olabilme amacıyla Türkler ve İngilizler için oldukça önemliydi. Yabancı kuvvetlerin Aralık 1915’te çekilmesinden sonra Arıburnu ve Anafartalar Cephesi’ndeki Türk zaferinin anısına 3 anıt dikilmiştir. İlki Anzak kuvvetlerinin durdurulduğu Kanlısırt’ta, ikincisi Kuzey sahiline ve üçüncüsü de Cesaret Tepe’ye dikilmiştir. Bu üç anıttan yalnızca üçüncüsü bugüne kadar gelebilmiştir. Anıtın kaidesi ilk yapıldığı durumda olup üzerindeki mermer yazıt yeni bir eklemedir. Anıtın yerleştirildiği küçük düzlük; kuzeye doğru Kuzey Sahilinde, Suvla Körfezi ve Anafartalar Ovası’na, güneybatıya doğru Arıburnu Yarları ve Sfenks’e hâkim bir noktadadır.

    Adres:
    Telefon:

  • N
    X
    Arıburnu Yarları ve Yükseksırt
    Sarp bir doğal oluşum olan Arıburnu Yarları, arazinin yapısı dolayısıyla Anzak askerleri tarafından ‘Sfenks’ adıyla anılmıştır. Gelibolu Yarımadası’na gelmeden evvel Anzak askerleri Mısır’da eğitim görmüş ve piramitlerin koruyucusu niteliğini taşıyan sfenkslerle tanışmışlardır. Bu toprak yapı burada Gelibolu Yarımadası’nın koruyucusu gibi yükselmektedir. Bu sebepledir ki buraya bu adı vermişlerdir.

    Adres:
    Telefon:

  • O
    X
    Conkbayırı Mehmetçik Kitabeleri
    Conkbayırı Mehmetçik Kitabesi; Cesarettepe, Kılıçbayırı ve Düztepe’yi izleyerek Çimentepe’ye çıkan yolun batısında yer almaktadır. Kitabe, bir eli sembolize eden beş adet yazıttan oluşmaktadır. Bu kitabeler Conkbayırı’nda vatanı için çarpışırken şehit olan askerlere adanmıştır. Yazıtta şunlar yer almaktadır: 1. Kitabe: 19. Piyade Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Atatürk, 25 Nisan 1915 günü düşmanın Arıburnu’na çıkarma yaptığını öğrenince kendi inisiyatifi ile 57. Piyade Alayı’nı bölgeye sevk etmiş, bu arada kıyı örtmesi yapan, cephanesi bitmiş çok az sayıdaki ere yaptırdığı süngü hücumu ile kazanılan zaman içinde yetişen alaya mevzi aldırarak, düşmanı Conkbayırı’na ulaşmadan durdurmayı başarmıştır. 2. Kitabe: Mustafa Kemal Atatürk, 25 Nisan 1915 sabahı Conbayırı’na doğru ilerleyen düşmana karşı 57. Piyade Alayı ile taarruza başlarken; “Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum, biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.” emrini vermiştir. Bu coşku ile şahlanan Mehmetçikler, donanmanın yoğun ve şiddetli ateşi altında yılmadan sürdürdükleri taarruzları ile düşmanı Cesaret Tepe’ye kadar geri atmışlardır. 3. Kitabe: Arıburnu’ndaki düşman kuvvetleri, aldıkları takviyeler ile daha da güçlenmiş olarak 6 Ağustos 1915 günü Conkbayırı’na doğru yeniden taarruza başlamışlardır. Gece gündüz aralıksız devam eden kanlı muharebeler sonunda iki taraf da ağır kayıplar vermiş ve Türk askeri, düşmanı 9 Ağustos 1915 akşamı Conkbayırı tepeler hattına 25 m mesafede durdurmayı başarmıştır. 4. Kitabe: 10 Ağustos 1915 sabahı Türk karşı taarruzu, siperler yakın olduğundan süngü hücumu ile başlamıştır. Düşman donanma topçusunun yoğun ateşi altında cehennemi bir hal alan Conkbayırı’ndaki muharebeler sırasında gözetleme yerinden bir an bile ayrılmayan Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in bir şarapnel misketi ile parçalanan cep saati hayatını kurtarmış ve düşman bu taarruz sonunda Ağıl Deresi’ne kadar geri atılmıştır. 5. Kitabe: Düşman kuvvetlerinin, Gelibolu Yarımadası’nın en önemli bölgesi ve doruk noktası olan Conkbayırı’nı ele geçirerek Türk kuvvetlerini ikiye bölmek ve Çanakkale Boğazı’nı ele geçirmek amacı ile giriştikleri devamlı saldırıları kahraman Türk askerinin büyük cesaret ve gayretle yaptığı savunma karşısında başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu bölgede cereyan eden muharebelerde; Türk Ordusu 9.200 şehit, düşman 12.000 kayıp vermiştir. 1970 yılında yapılan yarışmayı kazanan Mimar Ahmet Gülgönen’in tasarımı olan yazıtlar Türk Hükümeti tarafından yaptırılmıştır. Kitabeler, 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından korunması gereken kültürel varlık olarak tescil edilmiştir.

    Adres:
    Telefon:

  • P
    X
    Anzak Tören Alanı
    Anzak Tören Alanı, 2000 yılında Avusturalya ve Yeni Zelanda Başbakanları tarafından açılmıştır. Anzak Koyu Kitabesi’nden 500 metre uzaklıkta bulunmaktadır. Buranın gerçek adı Arıburnu Koyu’dur. Burada bulunan Anıt Duvar’da savaşla ilgili 10 adet yazıt bulunmaktadır. Savaşın kısa bir özetini içermektedir.

    Adres:
    Telefon:

  • Q
    X
    Kireçtepe Jandarma Anıtı, Şehitliği ve Kitabesi
    Gelibolu Yarımadası’ndaki gerçek şehitliklerden biri olan Kireçtepe Jandarma Şehitliği, Kapanca Tepe’nin zirvesinde bulunmakta olup muharebeler sırasında oluşturulmuştur. Mezarların yanında eski bir taşın üzerine oturtulmuş üst üste boş top mermisi kovanlarının yerleştirilmesiyle yapılmış Kireçtepe Jandarma Anıtı bulunmaktadır. Bu anıtın çevresi taştan yapılmış alçak bir duvarla çevrelenmektedir. Mezar taşlarının üzerindeki yazılar Osmanlıcadır. Bu anıt, yabancı kuvvetlerin çekilmesinden sonra başarılı Türk savunması anısına yarımada üzerine dikilmiş üç anıttan biridir. Anıt ve mezarlık, Eceabat Jandarma Kuvvetleri tarafından 1996 yılında onarılmıştır. Albay Mustafa Kemal, savaş sırasında buraya gelerek şehitliği ziyaret etmiş ve Jandarma neferlerini gösterdikleri gayretlerinden dolayı tebrik etmiştir. Burada bulunan bir diğer anıt, Mimar Ahmet Gülgönen tarafından tasarlanan Kireçtepe Kitabesi’dir. Şehitliğin 50 m doğusunda bulunan taş kaplama bir yazıt olan, 1985 yılında dikilmiştir. Kitabede şu ibare okunmaktadır: 6/8 Ağustos 1915’te Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları’nın kahramanca çarpışan üç bölüğü, iki tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol Dağı ve Kireçtepe’de durdurup Anafartalar Grubu’nun kuzey yanını korumuştur.

    Adres:
    Telefon:

  • R
    X
    Kocadere Hastane Şehitliği
    Kocadere köyünün yaklaşık 1,5 km kadar güneybatısında, Kuzey Grubu cephesinin arka bölgesinde, Köyaltı mevkiinde yer alan şehitlik, 1915’te oluşturulmuştur. 25 Nisan 1915 Arıburnu Cephesi’nin gerisinde Anzaklar’a karşı çarpışan 19. Tümen ve 5. Tümen’in sıhhiye bölüğü tarafından, büyük bir sargı yeri kurulmuştur. Savaş döneminde askerler arasında görülen hastalıklar arasında en yaygın olanları; verem, dizanteri, sıtma, kabakulak, tifo, kalp hastalıkları, cilt hastalıkları, göz hastalıkları ve iltihaplı hastalıklardır. Bununla birlikte Türk askerlerinde görülen yaraların çoğu bomba, şarapnel ve piyade mermilerinden oluşuyordu. Sonrasında bu bölgede 16. Tümen’in sahra hastanesi de konumlandırılmıştır. Gerçek şehit kabirlerinin yer aldığı şehitlikte, 2.000 şehidin yattığı bilinmektedir. Şehitlerden isimleri tespit edilebilenlerin sayısı 1.353’tür. Şevki Paşa Haritası’nda, 16 numaralı paftada işaretli olan hastane şehitliği 2005’te Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ihya edilmiştir.

    Adres:
    Telefon:

  • S
    X
    Akbaş Şehitliği ve Anıtı
    İstanbul yönünden gelen ziyaretçiler için ilk ziyaret noktası olabilecek konumda bulunan Akbaş Şehitliği, Gelibolu’dan Eceabat’a hareket edildiğinde 30. km’de yer almaktadır. Şehitliğin bulunduğu Akbaş Limanı muharebeler esnasında Türk birliklerinin ana ikmal noktalarından biri olup özellikle İstanbul’dan deniz yolu ile gelen savaş malzemelerinin karaya çıkartıldığı ve dağıtımının yapıldığı önemli bir merkezdir. Akbaş mevkisinde 19. Tümen’in bir seyyar hastanesi bulunmaktaydı. Esas olarak bir “sevk hastanesi” niteliğinde görev yapan bu mevki üzerinden kuzey cephesinde ağır yaralanan askerlerimiz, Akbaş veya Ağadere Hastanesi’nde müşahede altında tutulurlardı. Durumu ağır olanlar ise, İstanbul’da hastane hâline getirilen Selimiye Kışlası’na götürülmek üzere gemiler vasıtasıyla sevk edilmişlerdir. Düşman taarruzları sırasında batan ya da ağır saldırı altında kalan gemilerdeki şehitler, Yalova köyüne giden yolun sağ tarafında kalan asıl şehitlik alanına gömülmüşlerdir. Şehitlikte 459 sembolik mezar taşı dikilmiş olup gerçek şehitlik bu anıt mezarlığın karşısında Yalova köyü istikametinde giden yolun sağ tarafında yoldan 25 m yukarıdadır. Alan 1915’teki yapısını halen korumakta olup etrafı çevrilmiştir. Sembolik mezarlıkların arka bölümünde muharebe dönemi her iki taraf askerleri arasında yaşananları barış ve dostluk mesajı ile vurgulayan bir heykel ve 1915 Çanakkale Şehitleri’ne ithaf edilen bir anıt bulunmaktadır. Şehitlik alanında Çanakkale Muharebeleri sırasında sıhhiye birliklerinin faaliyetlerini anlatan bir de rölyef bulunmaktadır. Rölyefin her iki yanında da 754 şehidimizin ismi anılmaktadır. Rölyef üzerinde “Türk Kumandanları kumanda etmesini, Türk askeri ölmesini bildi. Harbi kazanışımızın sırrı bundan ibarettir. Kemal Atatürk” ifadeleri yazılıdır. Yine şehitliğin alt kısmında bulunan mescit ve şadırvan ziyaretçilere hizmet vermektedir. Şehitlik 2013 yılında yenilenerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.

    Adres:
    Telefon:

  • T
    X
    Tarihe Saygı Anıtı ve Parkı
    Akbaş Şehitliği’nden sonra karayolundan devam edildiğinde Eceabat’a varılır. Eceabat vapur iskelesinin hemen yanında bulunan park, 2008 yılında yapılmıştır. 2010 ve 2013 yıllarında da iki kez yenilenmiştir. Park içerisinde tabyalara ait toplar, top mermisi ve bir de anıt bulunmaktadır. Anıt; savaşa dâhil olan tüm tarafların askerleri, Seyit Onbaşı, Mustafa Kemal Bey ve anne figürlerinden oluşmaktadır. Anıtın devam eden bölümünde; Onbaşı Ömer oğlu Nasuh Bey, Pilot Üsteğmen Ali Rıza Bey, Albay Celalettin Sığındere, Kurmay Albay Ali Remzi Alçıtepe, Yarbay Hüseyin Avni Bey, Korgeneral Esat Bülkat Paşa, Orgeneral Cevat Çobanlı Paşa ve Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün büstleri bulunmaktadır. Parkın uzanan diğer bölümünde ise Çanakkale Muharebeleri’ni topoğrafik platform üzerinde canlandıran bir sergi yer almaktadır. Sergiyi çevreleyen cam paneller üzerinde ise muharebeler hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Sergi yürüyüş yolu deniz olarak tasarlanmış olup 8 Mart 1915 sabah 05.00-07.30 arası Boğaz’a döşenen mayın hatları, bu hatları döşeyen gemilerimiz ve müttefik gemileri yere işaretlenmiştir. İlerleyen bölümde karşılıklı siperlerin 8 m’ye yaklaştığı Bombasırtı Muharebeleri’nden bir kesitin canlandırıldığı siperler savaş anını ziyaretçilere yansıtmaktadır.

    Adres:
    Telefon:

  • U
    X
    Dur Yolcu Yazısı
    Değirmen Burnu Tabyası’nın hemen arkasındaki yamaçta; Dur Yolcu, Bilmeden Gelip Bastığın Bu Toprak, Bir Devrin Battığı Yerdir ifadeleri yer alır. Tepenin yamacında yer alan mısralar ile Mehmetçik ve meşale figürü, 1960 yılında bölgede askerlik görevini yapan Seyran Çebi tarafından yapılmıştır. Mısralar, şair Necmettin Halil Onan’ın “Bir Yolcuya” şiirinin ilk iki dizesinden oluşmaktadır. Çanakkale Deniz ve Kara Muharebeleri’nin ana hedefi, Kilitbahir Platosu’na ulaşarak Boğaz’a hâkim olmak; sonrasında da payitahtı, yani İstanbul’u zapt etmekti. Kilitbahir yamacındaki bu yazının bu yönüyle de çok isabetli olarak stratejik bir noktaya yazıldığı söylenebilir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul Boğazı’na Rumeli Hisarı’nı yaptırarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki deniz seyrü seferlerini kontrol altına aldığı gibi Çanakkale Boğazı’nın en dar yerine de karşılıklı iki kale yaptırmıştır. Anadolu yakasında Kal’a-i Sultaniye (Çimenlik Kalesi), Avrupa yakasında ise Kilitbahir Kalesi bulunmaktadır. Boğaz’a giriş-çıkış yapan bütün gemiler bu hatta geldiklerinde durdurulmuş ve kontrol edilmişlerdir. Kale top atışlarının etkili ve isabetli olabilmesi için Boğaz’ın en dar bölgesine konumlandırılmıştır. Çanakkale’deki Çimenlik Kalesi ile paralel konumda bulunması nedeniyle de karşılıklı top ateşleri kesişmekte ve bir geminin geçebileceği, topların ulaşamadığı bir ölü alan bulunmadığından dolayı Boğaz’dan geçmek son derece zor hale gelmekteydi. 1462-63 yıllarında yapılan kale, 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir. Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur. Bu bölümün kuzey parçası 1893- 1894 yıllarında II. Abdülhamid tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Günümüze yakın ise 2011- 2013 yılları arasında da bir restorasyon geçirmiştir. 2015 yılında ise yeni bir teşhir-tanzim projesi başlatılmıştır. Havadan görünümü yonca yaprağına benzetilen kalenin isminin “Denizin Kilidi” anlamında Kilid-ül Bahir olduğu bilinmektedir. Kale’nin inşa edilmesi ile birlikte gelişen Kilitbahir köyünde birçok Osmanlı Dönemi esere rastlanmaktadır. Fatih Camii, Cahidi Sultan Camii, Tabip Hasan Camii, yıkılmış olan Kırklar Camii, Uşşaki Dergâhı (Ahmed Talibi Tekkesi), çok sayıda çeşme, geleneksel konutlar, iki hamam kalıntısı ve Cahidi Sultan Camii çevresindeki mezarlar bu yapılara örnektir.

    Adres:
    Telefon:

  • ARAÇ
  • TOPLU TAŞIMA
  • FERİBOT
  • YÜRÜME MESAFESİ
QR Code İle Rotayı Takip Et Telefonunuzun mobil uygulamasından QR codu okutarak rotanızı online olarak takip edebilirsiniz.